14 Mayıs 2012 Pazartesi

Türkiye Siber Ordu Kuruyormuş


Önnot: Bu denli acil bir konuda, gecikmiş bir yorum olduğu için kusuruma bakılmasın.

“Türkiye'nin ilk sivil siber güvenlik ordusu için start verildi. 200 kişiden oluşması beklenen siber ordunun 'askerleri' hacker'lar arasından seçilecek.

Ulusal bilgi işlem sistemlerine karşı yürütülebilecek siber saldırı tehlikesine karşı 'Ulusal Siber Güvenlik Koordinasyon Kurulu' adıyla bir ekip kurulması için çalışmalara başlandı. Kurulu oluşturan birimlerden Uzmanlar Kurulu'nda siber güvenlik uzmanları, Bilim Kurulu'nda akademisyenler, Danışma Kurulu'nda ise kamu kurumları, STK'lar ve özel sektörün üst düzey yöneticileri yer alacak. 'Ordu'nun yaklaşık 200 üyesi olacak.”


Bu ordu başarılı olabilir mi?

Olabilir.

Ancak bu konudaki tüm başarılar kadar, başarısızlıklar da kayıtlı:

ABD, Rusya, Çin kezlerce ‘hack’lendi.

Atom bombası yapılırken er veya geç birilerinin onu büyükkentlerde patlatacağı bellliydi. Bu hala böyle ve bu durum değişmeyecek (bakınız ‘Unthinkable’ filmi).

‘Hack’leme bilgisayardan da önce, mekanik kripto deşifrasyon sistemleri olarak vardı ve 2. Dünya Savaşı’nda işlemişti de...

Dolayısıyla bu konuda yeterince bilgisi olan birileri, istediği sanal kilidi geçer. Hoş bilinen tüm mekanik ve elektronik kilitler zaten geçilebilir. Sonsuza dek kilitli kalacak bir şey yapmadıysanız böyledir.

Bir bakış açısı daha var:

“Siber ordu savunmak için değil saldırmak için kurulur”


Yorum:

Bu silahla aynı konumda bir durumdur: Her silah, savunma için de, saldırı için de kullanılabilir. 11 Eylül 2001 gösterdi ki silahsız savaş da olabilir ki sanal savaş için de bu böyledir. (Silahsız sanal savaş konu yazılası bir konu ve başka bir metinde denenecek.)

Sanal saldırının tek savunması vardır: Sakladığınız bilgilerin sır olmaması. Ya da ürettiğiniz tüm bilgilerin deşifre edileceğini hesaba katarak yazarsınız. Eğer bir şeyin sonsuza kadar saklı kalmasını istiyorsanız, yazmazsınız.

Devletler illa ki kendi kayıtlarını yazacakları için, dolayısıyla sanal sır diye bir şey sözkonusu değildir, yalnızca ‘hack’leme vadesi pazarlık ve bahis konusu olabilir.

Dolayısıyla kurulacak siber ordu ‘hack’lemeyi önleyebilmek için değildir, ‘hacker’ları yakalamak içindir.

Eski ‘hacker’ları kullanmanın eski hırsızları polis yapmaktan farkı yok. Zaten Dünya’da yeterince polis suç işliyor durumda. Eski ‘hacker’ – yeni internet polisi olanların da bundan muaf olacağını sanmak biraz safdillik olur.

Sonra IRA’nın ‘muhbir’lere yaklaşımı belli, bize muhbir vatandaş geleneği belli.

Tarihten bir örnek verelim:

Ertuğrul Kürkçü bir terör saldırısında sağ kalan tek kişi. Onları ihbar eden kişi sonradan öldürüldü. Kürkçü bugün TBMM’de. Ne dostları, ne de düşmanları bu konuyu sorgulamıyor.

Polis de olsanız, suçlu da olsanız, sıradan biri de olsanız, bir konuyu irdelerken tüm parametreleri hesaba katmazsanız, nesnel çıkarasamalara ulaşamazsınız.

Bizim yaptığımız, bu çaba yalnızca.

RedHack’çilerin yerine içeri alınanlar ve ‘hack’ledikleri muhbirlerin  bilgileri, tabii ki birilerinin ölümüne neden olabilir. Sorun yeni sanal kuşağın, ölmeyi ve öldürmeyi bilgisayar oyunu sanmasında. Sonuçta devlet de kalkıp aynı şeyi yaptığında şaşırmasanız gerektir.

Assange’ın ağzından, ona bilgileri sağlayan, içerdeki (ve işkence görmüş) er hakkında bir şey duymadık henüz.

İnsanlar nedense, hep kendi özgürlükleri hakkında düşüncelere sahiptirler. Başkalarının özgürlükleriyle, ne devlet, ne de dünya korsan partililer ilgilenmiyor gibi. Ayrıca, bu konu da 2 tarafın ortak yanı, bitaraf olanı, bertaraf etme eğilimleri.

Benim panzehirim belli: Güneşin altında söylenmedik sözler yazdım ve yayınladım. Hepsinin sorumluğu bana ait. (Bryan Maggae gibi, bazı düşüncelerin zamanından önce ifade edilmesinin tehlikeli olduğunu düşünmüyorum.) Sorumluğunu alamayacaklarımı da hiç yazmıyorum.

Korsanlara da, siber ordu askerlerine de aynı şeyi bilmelerini öneririm: Başkalarının canına kastetmişseniz ve bazı suçlarınızı ödememişseniz, işlemediğiniz suçları ödemek zorunda kalabilirsiniz (düşünce alıntısı Dürrenmatt).

(14 Mayıs 2012)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder